بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَتَوَلَّوْاْ عَنْهُ مُدْبِرِينَ ﴿٩٠

Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

– Diyanet İşleri

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ ﴿٩١

İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”

– Diyanet İşleri

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ ﴿٩٢

“Ne diye konuşmuyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًۢا بِٱلْيَمِينِ ﴿٩٣

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

– Diyanet İşleri

فَأَقْبَلُوٓاْ إِلَيْهِ يَزِفُّونَ ﴿٩٤

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

– Diyanet İşleri

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ ﴿٩٥

İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ ﴿٩٦

“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

– Diyanet İşleri

قَالُواْ ٱبْنُواْ لَهُۥ بُنْيَٰنًا فَأَلْقُوهُ فِى ٱلْجَحِيمِ ﴿٩٧

Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

– Diyanet İşleri

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيْدًا فَجَعَلْنَٰهُمُ ٱلْأَسْفَلِينَ ﴿٩٨

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

– Diyanet İşleri

وَقَالَ إِنِّى ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّى سَيَهْدِينِ ﴿٩٩

İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

– Diyanet İşleri

رَبِّ هَبْ لِى مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ﴿١٠٠

“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu